Değerler Eğitimi

Anının Özellikleri Nelerdir, Anı Nedir

Anının Özellikleri Nelerdir, Anı Nedir

Anının Özellikleri Nelerdir, Anı Nedir

Anı Nedir (Hatıra Nedir)?

Toplum içinde belli bir yer edinmiş (siyaset, askerlik, bilim, popüler, sanat, edebiyat, spor, meslek vb. alanlarda tanınmış) kişilerin, bire bir yaşadıkları veya tanık oldukları birtakım olayları gözlem ve izlenimlerine dayanarak bu olayların üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra olayı tekrardan anlattıkları yazı türüne anı (hatıra) denir.

Anının Özellikleri Nelerdir

  • Anılar daha çok, öğretici ve bilgi vericidir. Anılarda verilen bilgi, öyle kuru kuruya aktarılmaz; içten, edebî bir zevk veren, akıcı ve okuyucuyu sürükleyici bir dille anlatılması, anıyı tarih metninden ayırır.
  • Anı, yaşanmakta olanı değil (şimdiyi değil) ; yaşanmışı (geçmişi) konu alır.
  • Anı yazarı; yaşadıklarını, gördüklerini ve izlenimlerini sıcağı sıcağına değil; olayın üzerinden belli bir  zaman geçtikten sonra anlatır.
  • Anı, tarihî gerçeklerin öğrenilmesine katkısı vardır. Yazarın, unutulmasını istemediği gerçekleri kalıcı hale getirirler.
  • Anı türüne baktığımızda ; gelecek nesillere ders verme, tarih ve kamuoyu karşısında hesaplaşma amacı da taşımaktadır.
  • Anı yazarları, anlattıkları zaman aralığı ile  ilgili her türlü kaynaktan faydalanırlar.
  • Anı yazarları, gördüklerini, duyduklarını ve şahit olduklarını aradan belli bir zaman geçtikten sonra kaleme aldıkları için hafıza yanılmalarını önlemek amacıyla, anlattıkları zamanla ilgili mektuplardan, bu dönemdeki  yazılardan, belgelerden, bu dönemde çıkan gazetelerden ve görgü tanıklarından faydalanırlar.Fakat anı yazarları, anlattıklarını yüzde yüz belgeleme ve ispatlama gereği kendilerinde hissetmezler. Anlatılanların nesnel gerçekliğe ve gözleme dayanması, anıya artı bir değer katar.
  • Anı yazarları olayları, olayların meydana geldiği zamanın imkanlarıyla değil; bulundukları yeni ve tecrübeli
    bakış açısıyla genelde ileriki dönemlerde, yaşlılık çağlarında kaleme alırlar. Bu nedenle, yıllar önce yaşanmış bazı olayları hatırlamayabilirler, kimi insanları hayatlarından tamamaen silmek isterler; başkalarına ve sevdiklerine zarar vermeme (gizlilik ) kaygısıyla da olayları değiştirerek, farklı anlatabilirler. Bundan dolayı anıların tamamen gerçeği yansıttığını söylemek doğru olmaz.
  • Anı, fikirlerden çok olayların anlatıldığı bir tür olduğundan anılarda genelde öyküleyici ve betimleyici
    anlatım türü tercih edilir.
  • Anılarda dil genelde göndergesel ve heyecana bağlı görevde kullanılır.
  • Anı, kişinin yaşamının belli bir sürecini, kesitini içine alır; daha çok gerçekçi, sade, duru, açık, akıcı ve yalın bir anlatımla yazılır.
  • Anı, yazarların mesleklerine ve yaşamdaki eğilimlerine göre siyasi, edebî, askerî ve sosyal, sportif bir içerik taşıyabilir.

Anı Yazılarında Anlatıcı
Anı türü genellikle  öyküleyici anlatımla yazılır. Öyküleyici anlatımla meydana getirilen metinlerde olay, kişi, zaman, mekân ve anlatıcı ortak ögelerdir. Anlatıcı, yaşanan olayları okura aktaran kişidir.

Türk Edebiyatında Anı

  • Orhun Abideleri (Köktürk Yazıtları), anı türünün Türk edebiyatındaki ilk örnekleri olarak kabul görmektedir. Bu yazıtlarda, yaşananlardan çıkarılan sonuçlar açık ve etkili bir dille halka anlatılarak ders verilme amaçlanmıştır.
  • Hindistan’da Türk-Moğol İmparatorluğunu kuran Babür Şah’ın (1488-1530) “Vekâyî-i Babür” adlı eseri, anı türünün Türk edebiyatındaki en eski derli toplu örneği kabul edilir. “Babürnâme” olarak da bilinen bu eserinde Babür Şah, 1494’te tahta çıkışından 1524’e kadarki başından geçen olayları kaleme almıştır.
  • Osmanlılarda XIX. yüzyıl ortalarına kadar yazılmış olan tezkire, menkıbe, vekayi, tarih gibi eserlerin bazı bölümlerinde anı niteliği taşıyan metinler vardır ancak bu eserler genel anlamıyla anı özelliği taşımaz. Daha da önemlisi, bunların anı yazma niyetiyle kaleme alınmamış olmalarıdır.
  • XVI. yüzyılda yazılmış Zaifî mahlaslı bir şairin kaleme aldığı “Sergüzeşti Zaifî” adlı manzum anı olarak kabul edilir.
  • Yine aynı yüzyıla ait Barbaros Hayrettin Paşa’nın “Gazavat-ı Hayreddin Paşa”adlı eseri anı türüne örnek sayılabilir.
  • Tanzimat’a yakın yıllarda yazılmış olan Keçecizade İzzet Molla’nın “Mihnet-i Keşan” adlı mesnevisi dönemin sosyal yapısını,
  • Akif Paşa’nın “Tabsıra”sı da yine aynı dönemin siyasi hayatını ve entrikalarını yansıtan önemli anı kitaplarıdır.
  • 1870’ten sonra anı türüne ait kitaplar çoğalmaya başlar.
  • Ziya Paşa’nın “Defter-i Amâl”i,
  • Muallim Naci’nin “Medrese Hatıraları” ve “Ömer’in Çocukluğu” bu dönemde anı türünün önemli örnekleridir. Tanzimat’tan sonra anıntüründe birçok kitap yazılmış ve yayımlanmıştır.

Anı Türünde Yazılmış Bazı Eserler ve Bu eserlerin Yazarları:

  • Ruşen Eşref Ünaydın: Geçmiş Günler, Atatürk’ü Özleyiş
  • Mehmet Rauf, : Edebî Hatıralar
  • Halit Ziya Uşaklıgil: Kırk Yıl, Saray ve Ötesi, Bir Acı Hikâye
  • Abdülhak Şinasi Hisar: Boğaziçi Yalıları, Geçmiş Zaman Köşkleri
  • Hüseyin Cahit Yalçın: Edebî Hatıralar
  • Ahmet İhsan Tokgöz: Matbuat Hatıralarım
  • Halit Fahri Ozansoy: Edebiyatçılar Çevremde, Edebiyatçılar Geçiyor
  • Oktay Akbal: Şair Dostlarım
  • Yahya Kemal Beyatlı: Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebî Hatıralarım
  • Yusuf Ziya Ortaç: Bir Varmış Bir Yokmuş: Portreler
  • Ahmet Rasim: Gecelerim, Falaka
  • Halide Nusret Zorluğuna: Benim Küçük Dostlarım: Okul Hatıraları
  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Zoraki Diplomat, Politikada Kırk Beş Yıl, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları
  • Falih Rıfkı Atay: Zeytinyağı, Çankaya, Batış Yılları, Atatürk’ün Bana Anlattıkları
  • Halikarnas Balıkçısı: Mavi Sürgün
  • Ahmet Oktay: Gizli Çekmece
  • Altan Öymen: Değişim Yılları, Bir Dönem Bir Çocuk
  • Haldun Taner: Ölür İse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil
  • Mina Urgan: Bir Dinozorun Anıları
  • Refik Halit Karay: Üç Nesil-Üç Hayat

Batı Edebiyatında Anı

Anı, Batı edebiyatının en önemli türlerinden biridir. Eski Yunan edebiyatında Ksenophon’un (MÖ aşağı yukarı 427-
355) “Anabasis” adlı kitabını bunun ilk örneklerinden kabul edebiliriz. Batı’da, Rönesans’tan bu yana, bir çok sanat ve siyaset adamı bu şekilde eser vermiştir:

Fransız edebiyatında Saint-Simon (1675-1755), Rousseau (1712- 1778),
Chateaubriand (1767-1848);

İtalyan edebiyatında Silvio Pellico (1788-1854) bunların en bilindikleridir. (Cevdet
Kudret, Örneklerle Edebiyat Bilgileri)

Anı Örneği

Geçen yaz (galiba ağustos ayıydı) arkadaşlarımla birlikte pikniğe gitmiştik. Bir güzel mangalımızı yapıp, karnımızı doyurduktan sonra doğa yürüyüşü yapmaya karar verdik. Yürüyüş esnasında kocaman bir köpek bize saldırdı. Hemen yakında buşduğumuz ağaçlara tırmandık. Korkumuzdan bir türlü ağaçtan inemedik. Neyse ki bağırmalarımızı duyan başka piknikçiler gelerek köpeği kovaladılar ve bizde ağaçtan inebildik. O an bizi kurtaran insanların yanında çok utansak da şimdi gülerek anlattığımız bir anımız olduğu için gayet mutlulyuz.

Galip Hatip

 

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.