Değerler Eğitimi

Aşık Ruhsati Hayatı ve Şiirleri

2.777
Aşık Ruhsati Hayatı ve Şiirleri

Aşık Ruhsati Hayatı ve Şiirleri

Bu yazımızda Anadolu’nun, Sivas’ın yetiştirdiği güzide şairlerden; Aşıklık geleneği ile şiirler yazan ve şiirleri bestelenen gönül adamı Aşık Ruhsati Hayatı ve Şiirleri nden bahsedeceğiz. Onun gönül dünyasını, düşünce evrenini daha iyi anlamak İçin onun şiirleri ile mukayeseli hayatını okumak daha verimli olacaktır. Biz bu yazımızda onun hayatından kısaca bahsedeceğiz.

Aşık Ruhsati Hayatı

Aşık Ruhsati kendi şiirlerinden ve bunları yorumlayan Vehbi Cem Aşkun, Eflatun Cem Güney gibi folklorik araştırmacıların incelemelerine dayanarak 1856 yılında hayata gözlerini açtığını ve 1899 yılında yaşama gözlerini yumduğunu  anlıyoruz.  O her ne kadar 1856 yılında gözlerini hayata yumuşasa gönül gözü onun şiirlerinde ve onun şiirleri ile ilham alan herkesin yüreğinde açıktır.

Aşık Ruhsati günümüzde Sivas’ın Kangal ilçesinin Deliktaş köyünde doğmuştur. Kendisi yoksul bir ailenin çocuğudur. Şiirlerinde bunu çokça görmekteyiz. Asıl adı Mustafa olan Halk Şairi “İcadi”, “Cehdi”, ”Ruhsati” mahlaslarını şiirlerinde kullanmıştır. Fakat ününü Ruhsati mahlası İle almıştır. Aşık Ruhsati 16 yaşına kadar köyünden ayrılmamıştır. Kusuri’nin saz çıraklığını yapan Aşık Ruhsati Feryadi’den de okur yazarlık öğrenmiştir.

Aşık Ruhsati Bektaşi tarikatına katılmıştır. Ruhsati dört kez evlilik gerçekleştirmiştir. Bu evliliklerden yirmi üç çocuğu olmuştur. Zamansız ölümlerin de etkisi olduğu anlaşılıyor bu çok evlenmelerde. Âşık Minhaci, en yetişkin oğluyken, onun da ölümünü görme bahtsızlığına uğramıştır.

Ruhsati, yoksul bir ailenin çocuğudur. Ruhsati yetim ve öksüz yetişmiştir. Yoksulluk ve kimsesizlikle dolu hayatında geçimini sağlamak İçin bir çok iş yapmıştır. Duvarcılık, değirmencilik yapmıştır. Anadolu’yu dolaşırken de sazını yanından eksik etmemiştir. Âşık Mesleki  ile beraber sırtlarında sazları köy köy dolaştığı şiirlerinden anlaşılıyor.

Devamı…

Ruhsati, aynı zamanda bir Bektaşi dervişidir. Gizemcilikle (Mistisizm: aklın erişemediği, yeterli olmadığı, kavrayamadığı alanlarda ve özellikle de Tanrı kavramında, gerçeğe gönül yoluyla ya da istenç zorlayışıyla erişilebileceğini öne süren felsefe ve din öğretisi.)  ilgili öğretici, didaktik şiirleri bulunmaktadır. Ayrıca şekilsel yalınlık, söyleyişteki ustalığı, geleneksel halk şiiri geleneğini koruyarak söylediği koşmalarla büyük nam kazanmıştır.Toplum içinde Etkinlik, saygınlık, sevgi elde etmiştir. Ayrıca Toplumsal olaylar karşısında taşlamacı, satirik  iğneleyici dizeleri, şiirlerin de özellikle kullanmıştır.

Kısaca ifade etmek gerekirse, saz şiiri geleneğinden ayrılmadan, saflığını kaybetmeden gizemciliğin özelliklerini de bir kenara atmadan sıkıntı dolu geçmiş yaşamına rağmen toplumsal taşlamacılığını da elden bırakmayan hem çağının hem halk şiirimizin önde gelen sayılı ozanlarından biridir.

Günümüzde Sivas’ın Kangal ilçesinin Deliktaş köyünde Aşık Ruhsati Müzesi, Aşık Ruhsati Türbesi bulunmaktadır. Ayrıca Aşık Ruhsati Derneği onun yaşamını, şiirlerini, düşünce dünyasını gelecek nesillere aktarmaktadır.

Bir çok Müzisyen de onun şiirlerini besteleyip dilden dile yaymaktadır.

Aşık Ruhsati hakkında

Aşık Ruhsati Şiirleri

(1)

Yedi kat yer gök âlem kuruldu bismillah ile
Cümle eşyaya destur verildi Bismillah ile
Besmelenin (Be) sinin noktasıyım dedi Ali
Putperest Lat ü Uzza kırıldı Bismillah ile

Yaz deyi emretti kalem yazdı Bismillah’ı pes
(Mim) harfinden hem Muhammed Mustafa’dan geldi ses
Şakkoldu kalem yarıldı almadı hiç bir nefes
Baştanbaşa bu cihan nur oldu Bismillah ile

Cennet’te dört ırmak akar dört müminin özünden
Besmeleyle devam eden nuş ederler özünden
Melekler raksa gelirler besmele avazından
Sekiz Cennet’te zeyn olup doldu Bismillah ile

Besmeleyle niyyet eyle evvelinden her işin
Evvel ahır hayra döner kalmasın hiç teşvişin
Selâmetle necat bulur darda kaldıysa başın
İsmail taş vurdu şeytan kör oldu Bismillah’la

Bihamdillah yerin aldı nere atsam her taşım
Ne tarika yettiğimi fark edemez sırdaşım
Besmeleyle devam ede ede gözüm kardaşım
RUHSATî’ye bu âşıklık verildi Bismillah ile

(2)

Daha senden gayrı âşık mı yoktur
Nedir bu telaşın ey deli gönül
Hele düşün devr-i Adem’den beri
Neler gelmiş geçmiş say deli gönül

Günde bir yol duman çöker serime
Elim ermez gidem kisb ü kârime
Kendi bildiğine doğrudur deme
Gel iki adama uy deli gönül

Şu yalan dünyadan ümidini üz
İnanmazsan bak kitaba yüz be yüz
Hanen mezaristan malın bir top bez
Daha doymadıysan doy deli gönül

Baktım iki kişi mezar eşiyor
Gam kasavet geldi boydan aşıyor
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor
Gel de bu rüyayı yoy deli gönül

Birgün bindirirler ölüm atına
Yarın iletirler Hakk’ın katına
Topraklar susamış adam etine
Hep ağzını açmış hey deli gönül

Mevlâ’m kanat vermiş uçamıyorsun
Bu nefsin elinden kaçamıyorsun
RUHSATÎ dünyadan geçemiyorsun
Topraklar başına vay deli gönül

(3)
Yine bahar geldi bülbül sesinden
Seda verip seslendin mi yaylalar
Çevre yanın lale sümbül bürümüş
Gelin olup süslendin mi yaylalar

Yedi veren dağlar nasıl düzenmiş
Sarıçiçek elvan elvan bezenmiş
Yoktan var eyleyen nasıl özenmiş
Boynun eğip dos(t)landın mı yaylalar

Gözyaşlarım sel olmuş da çağlıyor
Kömür gözlüm karaları bağlıyor
Bülbül gelmiş gül dalında ağlıyor
Deli idin uslandın mı yaylalar

Zülüfler perişan kâküller deste
Ah ne yapayım ki gönlüm şikeste
Daha benden gayri kalmadı yasta
Derdim çekip pos(t)landın mı yaylalar

Sefil sümbül boynun eğmiş bakıyor
Sarıçiçek amber olmuş kokuyor
Senin bu hasretin beni yakıyor
Al giyinip feslendin mi yaylalar

Gül açılmış koku katıyor yıldan
Okusam da anlamıyor bin dilden
Çekeyim derdini ne gelir elden
Eğip boynun dos(t)landın mı yaylalar

Ben de senin gibi ersem murada
Neyleyim ki elimde yok irade
RUHSATÎ’yim gam yüklerim kirada
Beni görüp yaslandın mı yaylalar

 

 

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.