Değerler Eğitimi

Çocuklar İçin Nasreddin Hoca Fıkraları

Çocuklar İçin Nasreddin Hoca Fıkraları

Çocuklar İçin Nasreddin Hoca Fıkraları

Eşeğe mi İnanıyorsun Yoksa Bana mı?

  Bir gün Nasrettin Hoca’nın komşusuna eşek lazım olmuş. Hocadan isteyim demiş. Hoca’nın kapısını çalmış, hoca kapıyı açmış:
-Ne oldu demiş
Komşusu
-Eşeğini alabilir miyim hocam, demiş.Ormandan odun getireceğim.
Hoca:
-Eşek evde değil demiş.
Komşusu tam gideyim derken eşek anırmış.
Komşusu:
-Eşek hani evde değildi demiş.
Hoca bu durur mu:
Bana mı inanıyorsun yoksa eşeğe mi demiş.

O Konuşursa, Bu da Düşünür

 Bir gün pazarda bir papağanın 100 altına satıldığını gören Nasrettin Hoca, evinden bir hindi getirip, 200 altın ister.

   Herkes Hoca’ya şöyle der:

—Hindi hiç 200 altın olur mu?

—Az önce bunun yarısı kadar kuş, 100 altına satıldı,

    bu neden 200 altın etmesin.

—O; marifeti olan, nadir bir kuş. Senin benim gibi konuşur.

—O da marifet mi; o kuş konuşursa, bu da düşünür.

Hırsızın hiç mi suçu yok!                      

        Bir gün Hoca’nın eşeği çalınmış. Can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış.

Birisi:

– Hocam demiş ne diye ahırın kapısına iyi bir kilit takmadın sanki?

Bir başkası :

– Evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor? Anlamadım hoca efendi diye konuşmuş.

Bir diğeri de :

– Hoca demiş, kusura bakma ama eşeğin çalınmasına en büyük sebep yine sensin. Çünkü doğru dürüst bir ahırın bile yok. Nereden baksan dökülüyor.

Hoca kızmış :

– Yahu demiş, iyi, güzel de kabahatin hepsi benim mi? Hırsızın hiç mi suçu yok?..

Çocuklar İçin Nasreddin Hoca Fıkraları

İşe Yarar Şey

Bir gece yarısı derin bir uykuya dalan Hoca’yı, hanımı telaşla uyandırır. Hoca uykulu uykulu sorar:
– Ne var hanım? Ne diye uyandırıyorsun beni?
Hanımı:
– Kalksana efendi der korkulu bir sesle. Aşağı katta tıkırtılar duyuyorum. Eve hırsız girdi galiba.
Hoca hiç aldırış etmez;
– Merak etme hanım der, eğer işe yarar bir şey bulursa gidip alırız elinden!

Yemeğin Buğusu, Paranın Sesi

    Hoca Akşehir’de Kadılık vazifesini yürütürken karşısına iki adam çıkmış. Birisi öteden beri cimriliği ile tanınmış, bir aşçıdır. Öbürü ise boynu bükük bir fakir. Aşçı sözü almış:
– Hocam demiş, bu adamdan davacıyım ben. Dükkanın önünde kuru fasulye pişiriyordum. Tencerenin kenarından buğusu çıkıyordu yemeğin. Bu adam elinde bir somunla geldi. Kopardığı lokmaları yemeğin buğusuna tutup başladı atıştırmaya. Nihayet koca bir ekmeği bitirdi. Ondan fasulye buğusunun ücretini istedim, vermedi.
Hoca anlatılanları dikkatle dinledikten sonra fakire dönüp :
– Doğru mu bunlar? Diye sorar.
– Evet, der fakir adam.
– Öyleyse para keseni çıkar bakalım.
Zavallı fakir, Kadı efendiye karşı gelemez. İçinde üç beş akçe bulunan kesesini hocaya uzatır.
Hoca bu sefer aşçıyı çağırır yanına. Keseyi kulağına yaklaştırarak şıngırdatmaya başlar. Sonra da :
– Haydi der aldın işte alacağını!
Aşçı: – Nasıl olur? diye şaşkınlığını belli eder. Paramı
vermediniz henüz.
Hoca cevap verir:
– Fazla uzatma der, yemeğin buğusunu satan, paranın da sesini alır elbet!

Marifet Kavukta mı?

Adamın biri kargacık burgacık yazılarla dolu bir  mektup getirir Hoca’ya:
– Hocam der şunu okuyuver Allah aşkına.
Hoca mektuba dikkatle bakar. Yazı o kadar kötü ve karışıktır ki okumak mümkün değil.
– Al der, ben bu yazıyı okuyamadım! Adam birden sinirlenir:
– Yahu der, ne biçim hocasın sen! Kocaman kavuğundan bari utan. Bir mektubu bile okuyamadın!
Bu sefer sinirlenmek sırası Hoca’ya gelir. Kavuğunu çıkartıp adamın kafasına geçirerek:
– Haydi der, marifet kavuktaysa sen oku da görelim.

Nasreddin Hoca Fıkraları  İNDİR

Nasreddin Hoca Kimdir, Fıkralarının Özellikleri

Değerler Eğitimi

Nasreddin hoca fıkraları farklı dost siteden

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.