Değerler Eğitimi

İslamiyet İle İlgili Kompozisyon Örneği

İslamiyet İle İlgili Kompozisyon Örneği;

İslamiyet İle İlgili Kompozisyon Örneği

Allah, insanı aklı olan bir varlık olarak yarattı. Mahlukatın en üstüne koydu. Sonra seçilmiş peygamberler gönderdi. Bu peygamberler, insanları hak din olan İslam’a, şerefle yaşamaya davet eden Allah elçileriydi. Çünkü insan sadece İslam’la şereflenir ve sadece İslam, insana en büyük değeri verir. En karanlık kuyulardan çekip çıkarır insanı.
Cehalet … Ne dipsiz, ne karanlık bir kuyudur. Öyle ki o kuyunun içine bir zamanlar küçücük kız çocukları atılıp gömülüyordu. Öyle ki o karanlık kuyu ne masum insanları yuttu. Bir tarafta cismiyle sorgulanan insanlar vardı. Renkleri farklı olduğu için ezilen, hor görülen, yok edilen insanlar…

Beden aynı beden, her ikisinde de ruh vardı ama biri değersizdi sözde, öbürü altın tahtlara layıktı. Yüceliğin ölçütü bu muydu peki? Erkek çocuk olmak, beyaz tenli olmak yahut zengin ve soylu olmak mıydı? Önyargıları neler yıktı? Doğru bilinen yanlışları neler düzeltti ve neler katı yürekleri yumuşattı o zaman? Bir olan Allah, bir kitap ve bir elçi… Bir din geldi: İslam! Bu gelişle dünyanın dengesi düzeldi. Değersiz olan değer buldu, kibirli olanın kibir tahtları yıkıldı. Öyle bir taht kuruldu ki şu dünyaya her insan eşit oldu.

Devamı… ( İslamiyet İle İlgili Kompozisyon Örneği)

O din geldi ve çağlar boyu hükümranlık sürenlerin kanunu oldu çünkü o dinin yazısı, o dinin hükümleri dünyanın gerçek kanunlarıydı. Hükümdarların mühürleri, duaları ve cihatları O din üzere oldu. İslam’ın insana, insan onuruna verdiği değer, o devletin ve hükümdarın verdiği değer oldu. Bir padişah geldi tahta. Dava oldu ve halkın bir mensubu mağdur olduğunu dile getirdi. Dava edilen padişah oldu. Eğer ki kul, vazgeçmeseydi davadan kesilen el, padişahın eli olurdu. Padişah itiraz etmedi, karşı çıkmadı, boynu kıldan inceydi. Hak gözetildi. Kendi onurunu hiçe saydı, Hakkın ve halkın nazarında gerçek onuru kazandı padişah.

Kul noksandır. Elbet hata yapar. Fakat tövbe için hakkı vardır. İşlenen günah aşikar edilmez, önce tövbeye zaman tanınır. Çünkü insan onurlu bir varlıktır. Ama öyle bir nokta vardır ki orada tövbe nimeti etkisiz kalır. Kul hakkı vardır ki insanla insan arasında, bu hatanın tövbesi de insan ile insan arasında. Söz almak kırılan insandan mühimdir lakin kırılan kalbin onarılıp onarılmadığı bir muammadır. Kul hakkı değerlidir ve kul, İslam’da işte böyle değerlidir. Kul değerli, can değerli, ruh değerli, o ruhu izinsiz bedenden koparmak da büyük suç o nedenle.

İnsan, Allah’ın ona verdiği emanete en iyi şekilde bakmakla ve en iyi şekilde teslim etmekle yükümlüdür. Bu sebeptendir ki İslam’da, Allah katında, intihar etmek hoş görülmemiştir. Onursuzca bu dünyaya vedaya izin verilmemiştir.

En sevgilinin vedası ise veda hutbesiyle olmuş. Rasulullah’ın da ümmetine bıraktığı son sözlerde dediği gibi: İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur. Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır.

Betül UZUNOĞLU

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.